Sayfalar

27 Kasım 2009 Cuma

Total Futbol Hayali


Rijkaard ve Neeskens Türkiye'ye ayak bastıklarından beri Galatasaray taraftarlarının bir çoğunda Galatasaray'ın total futbol oynayacağına ve Barcelona'nın Türkiye'deki versiyonu olan bir takıma dönüşeceğine dair büyük bir ümit ve inanç var. Ama gerçekçi olmak gerekirse Galatasaray'ın bu kadro yapısı ile total futbol oynaması ancak güzel bir hayal olur. Çünkü bu kadronun total futbolun gereksinimleriyle uzaktan yakından alakası yok. Galatasaray ne takım halinde savunma ve hücum yapabiliyor ne de kendi sahasında oyun kurup bol pas yaparak rakip takımı yorabiliyor. En basitinden düşünecek olursak Galatasaray'ın hücum hattında oynayan futbolcuların hiç biri savunmaya yardıma gelmiyorlar. 3 tane çok koşan orta saha ile oynamasına rağmen sırf bu yüzden verilen pozisyonun haddi hesabı yok. Ayrıca Kewell'ın oynadığı sol kanadı düşünecek olursak arkasında oynayan Hakan Balta'nın ne kadar aciz durumlara düştüğünü rahatlıkla görebiliriz. Tamam belki bu sene Hakan Balta çok formsuz ve güçsüz olabilir ama en az Hakan kadar Kewell da bu kötü performansdan sorumlu. Çünkü Avustralyalı hem savunmaya yardım etmiyor hem de Galatasaray hücuma çıkarken Hakan'ın önüne gelip top almıyor. Böyle olunca da Hakan top çıkarmak için hem daha fazla efor sarfetmek hem de hep uzun top oynamak zorunda kaldığı için attığı pasların çoğunluğu rakibe gidiyor. GS takım olarak savunma yapamadığı gibi hücumu da takım olarak gerçekleştiremiyor. Bir kere GS'nin Sabri-Servet-G.Zan-Hakan Balta geri dörtlüsü ve M.Sarp-M.Topal-Barış orta sahasıyla oyun kurmasının mümkünatı yok. Total futbolden bahsedenlerin çoğunluğu Barcelona'yı örnek gösteriyorlar ve Puyol'un bile bu kadar iyi bir savunmacı olmasına rağmen sırf topu oyuna iyi sokamadığı için Marquez iyileşince yedek kalması gerektiğini yazıyorlar. Ama Puyol bile yukarıda saydığımız yedi GS'li futbolcudan topu oyuna sokma konusunda çok daha başarılı. Bundan dolayı bu kadro yapısı ile total futbol GS için ancak hayal olur.
Bu geceye gelecek olursak GS sahaya 4-6-0 dizilişi ile çıktı ama bu çoğunlukla Arda'nın santrafor oynadığı 4-3-3 halini aldı ki bence bu takımda santrafor oynayacak en son adamlardan bir tanesidir Arda. Rijkaard madem Nonda'yı yedek bırakacaktı o zaman onun bölgesinde Kewell'ı oynatmalıydı çünkü bu kadro içerisinde o işi kıvırabilecek tek adam o. Hem böylece Arda'nın da rakip savunma içerisinde kaybolmasına izin vermemiş olurdu. Keita ise ceza sahası dışından vurduğu şut dışında neredeyse hiç görünmedi.
Forvet hattı böyle iken orta saha ve savunmanın durumu da bundan iyi değildi. Savunmada özellikle Hakan Balta ile Gökhan Zan felakettiler. Sabri'de eski günlerindeki gibi düzgünce pas ve orta yapabilmekten yoksun olduğu gibi sık sık da ileri çıktığı için savunmada bölgesini çok boş bıraktı ve bolca pozisyon verilmesine sebep oldu. Servet ise aynı Servet'ti. Attığı pasların yüzde doksanı isabetsizdi ve 1-0'dan sonra bolca ileri çıkarak rakip yarı sahanın daha da kalabalıklaşmasından başka bir iş yapmadı.
Herkes Elano'nun gelmesi ile GS'de çarklara çomak sokulduğunu ve işleyen sistemin bozulduğunu düşünsede ü bence sistem bozulması asıl Mehmet Topal'ın iyileşip kadroya girmesi ile yaşandı. Rijkaard'ın Topal'a ilk 11'de şans vermeye başlaması ile hem o vakte kadar çok iyi maçlar çıkaran M. Sarp ile Ayhan'ın performanslarında inanılmaz düşüşler yaşandı hem de GS hücuma çok yavaş çıkmaya başladı. Böyle olunca da hem Galatasaray pozisyon bulmakta sıkıntı yaşadı hem de kendi kalesinde daha fazla pozisyon vermeye başladı.
Bu dizilişler veya oyuncuların bireysel performanslardan ziyade Galatasaray'da asıl sorgulanması gereken futbolcuların neden bu kadar ruhsuzca mücadele etmiş olmalarıdır. Yoksa ne total futbolun ne de dizilişlerin ve oyuncuların bireysel performanslarının bir önemi yok. Önemli olan futbolcuların bütün güçlerini sahaya yatsıtmaları. Ama ne yazık ki GS'li futbolcular sakatlanma korkusu ile hiç bir ikili mücadeleye girmiyorlar. Rijkaard'ın çözüm bulması gereken ilk problem işte bu ruhsuzluk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder