Sayfalar

28 Şubat 2010 Pazar

Santraforlu Oyun


Bu sezon ligde izlediğim en tempolu maçlardan birisiydi. Hem Galatasaray çok istekliydi hem de Kasımpaşa. Galatasaray maça sağda Sabri, solda Caner, stoperlerde ise Neill ve Servetle başladı. Bu dörtlünün önünde M.Topal ve Ayhan, onların önünde de devamlı yer değiştiren Arda,Dos Santos ve Keita vardı. İleri uçta ise Jo tek forvetti. Kağıt üstünde Galatasaray'ın dizilişi böyle olsa da maçın genelinde Sabri ve Caner devamlı hücuma destek verirken M.Topal Servet ile Neill'in önünde çıpa görevi yaptı ve hücuma çok az çıktı.
Maça gelecek olursak bir santraforun Galatasaray'ın sistemi için ne kadar önemli olduğunu bu maçla çok iyi gördük. Jo hem sırtı dönük aldığı topları çok iyi saklayıp takımını hücuma taşıdı hemde yaptığı çapraz koşular ile arkasında oynayan Arda, Dos Santos ve Keita'yı savunmanın arasına kaçırdı. Galatasaray savunma halinde iken ise daha çok sol forvet gibi sola yakın oynadı. Takıma daha fazla alıştığı vakit hem çok gol atacaktır hem de attıracaktır.


Jo'nun arkasında oynayan Arda, Dos Santos ve Keita üçlüsü o kadar çok yer değiştirdiler ki kimin nerede oynadığı belli değildi. Bu üçlü içerisinde tartışmasız en iyi oynayan Dos Santos'du. Devamlı dikine oynadı ve takımın tempo kazanmasını sağladı. Keita ise çalımlarda ve driplinglerde ne kadar başarılı ise son paslarda da bir o kadar başarısız. O harika çalımları atan ayak bilekleri nasıl olurda bu kadar başarısız paslar atar anlayabilmiş değilim. Ama yinede attığı inanılmaz golle maçı çeviren adam oldu. Bu üçlü içerisinde en zayıf halka ise Arda'ydı. Belki çok çalışıp bir de gol attı ama çok da fazla top ezdi. Topla birlikte özellikle bazı pozisyonlarda çok yavaş kaldı. Eskiye nazaran kilo problemi olduğu rahatlıkla görülebiliyor.
Uzun zaman sonra tekrardan formasına kavuşan Sabri'nin ise maç eksiği olduğu çok belliydi ve yenilen golde de kademe hatası yaptı. Ancak yine de hücuma olan katkıları ile onun oyununun Keita üzerindeki olumlu etkileri onu bu takımın değişmezlerinden yapıyor.
Bu maçla birlikte Fenerbahçe ile olan puan farkı 5'e çıktı ve şampiyonluk yolunda çok büyük bir adım atıldı. Gelecek hafta Eskişehirspor deplasmanında alınacak üç puan Galatasaray'ı yüzde 90 şampiyonluğa taşır. Tabi birde daha bu takıma Elano, Kewell ve Baros'un katılacağını unutmamak gerek. Bu üçlünün katılımı ile hem oyun sıkıştığında oyuncu değişikliği için alternatifler artacak hem de Galatasaray'ın orta sahadaki pas çevirme hızı olumlu yönde değişecektir.


Harika Paslar # 1: Xavi Hernandez



Xavi'nin attığı bu pası gördükten sonra izlediğim her güzel pası bundan böyle burada paylaşmaya karar verdim. Xavi'de en çok videosunu paylaşacağım futbolcu olacak galiba...

27 Şubat 2010 Cumartesi

Aaron Ramsey


Arsenal'in 19 yaşındaki yıldızı Aaron Ramsey'in bugünkü Stoke City maçında Ryan Shawcross'un darbesiyle bacağı kırıldı. 2006 yılında Diaby, iki yıl önce Eduardo şimdi de Ramsey. Arsenal'de gerçekten bir şansızlıktır gidiyor. Sakatlıktan sonra sahadaki herkes inanılmaz bir şok yaşadı. En çok etkilenenlerde sakatlığa sebep olan Shawcross ile Arsenal'li Fabregas ile Vermaelan'di. İngiliz televizyonunu da tebrik etmek gerekir çünkü sakatlık anını bir daha gösterip insanları iyice şoka sokmadılar. Umarım en kısa sürede Ramsey tekrardan sahalara dönebilir...

İntikam Soğuk Yenen Bir Yemektir


Wayne Bridge'in şu bakışları her şeyi çok net anlatıyor. İçinin ne kadar kinle dolu olduğunu gösteriyor ki bence maç boyunca yine iyi dayanmış. Maça gelecek olursak Chelsea 15 ay sonra Stamford Bridge'de kaybetti ve Manu ile arasındaki fark yine 1 puana düştü. Tabi birde arkadan gelen Arsenal var. Manchester City tarafında ise Bellamy-Tevez-Barry harika oynadılar ve takımları için ne kadar önemli futbolcular olduklarını adeta Mancini'nin gözünün içine soktular. Bu galibiyetle Mancini'de bayağı rahatlamış oldu. Maçın en güzel yanı ise Tevez'in gol attıktan sonra Bridge'in formasını göstermesiydi.

25 Şubat 2010 Perşembe

Zekice

Cheryl Cole ile Ashley Cole'un ayrılmasından sonra Londra'da bir köprüye asılan yazı. "Cheryl ara beni, John Terry"...Valla çok zekice ve güzel olmuş...Hazırlayanların ellerine sağlık...

Wayne Bridge Milli Takımı Bıraktı


Yaşanan olaylardan sonra Bridge İngiltere Milli Takımı için artık forma giymek istemediğini ve milli takımı bıraktığını açıkladı ki bence de doğru olanı yaptı kendi adına. Yoksa Terry gibi bir karaktersizle aynı ortamda nasıl bulunacaktı ki?

Tuncay'ın Golü



Dün akşam Tuncay Stoke City'nin Manchester City'i uzatmalarda 3-1 yendiği mata takımının 3. golünü attı ve Mancini'nin suyunun iyice ısınmasına neden oldu. Manu maçlarından bu yana M. City oldukça formsuz ve ayrıca takım içinde de rahatsızlık had safhada...Mancini bu yılın sonunu görebilecek mi çok merak ediyorum...

Inter 2-1 Chelsea

Mourinho'nun futbol bilgisine saygım sonsuz ama şu da bir gerçek ki çalıştırdığı takımlara hep sıkıcı futbol oynatıyor. Dünkü maçı günlerdir bekliyordum ve hasta olmama rağmen tv'nin başına geçip izledim. Ama maçta en ufak bir heyecan yoktu. Chelsea'yi başka türlü durduramazdı ama bu kadarda kitlenmezki bir maçta arkadaş...

24 Şubat 2010 Çarşamba

22 Şubat 2010 Pazartesi

Gerçek Sorumlu

İlk defa bir futbolcunun yuhalandıktan sonra ağladığını gördüm ve ne yalan söyleyeyim çok ama çok üzüldüm. Tamam Fenerbahçe taraftarı da yerden göğe kadar haklı ama protestonun ucunu biraz kaçırdılar sanki. Ayrıca bence bu maçta protesto edilmesi gereken Guiza değil onu ilk 11'de oynatan Daum'dur. Lille deplasmanında bu kadar kötü oynamışken hangi akla mantığa sığınarak onu seyircilerin önüne attı anlayabilmiş değilim. Tabi bir de şunu görmek gerekir ki bu maçın kaybetmesinin baş sorumlusu Guiza değil saatli bomba Bilica ile Baroni'ydi. Skor 2-1 iken ceza sahasında Bilica'nın uçan tekmesinin mantığını anlayabilmek mümkün değil. Şu da bir gerçek ki Fenerbahçe'nin kadrosu oldukça dar bir kadro. Acaba Aziz Yıldırım devre arasında Barcelona'da transfer yapmıyor biz niye yapalım demesinden pişmanlık duymuş mudur dünkü takımın savunmasında oynayan Bilica-Deniz ve Önder üçlüsünü gördükten sonra. Sorgulanması gereken çok şey var...

19 Şubat 2010 Cuma

38 Yıldır Yapılamayanı Yapmak


1962'den bu yana hiç bir basketbolcu bir maçta en az 40 sayı, 15 asist, 13 ribaundluk bir perforformans sergileyememiş. Bunu en son başaran kişi NBA'de en çok triple double yapan kişi olan Oscar Robertson'dı. Ama ta ki bu geceye kadar. Oscar Robertson'ın da izlediği maçta LeBron James Denver'a karşı 43 sayı, 15 asist, 13 ribaund ile oynayarak inanılmaz bir maç çıkardı ve 38 yıldır yapılamayanı yaptı. Tek üzücü olan taraf ise bu performansa rağmen Cleveland'ın Denver'a uzatmalarda son 1.3 saniyede Carmelo'nun attığı sayı (fotoğrafta bu son saniye basketini gösteriyor) ile mağlup olmasıydı. Bu yenilgi ile Cleveland'ın 13 maçlık galibiyet serisi sona erdi...

18 Şubat 2010 Perşembe

Kader Keita, Elano ve Neill


Açıkcası maçtan önce artık Rijkaard'ın santroforda Keita'yı deneyeceğini, sol dışa Arda'yı, sağ dışa ise Dos Santos'u koyacağını bekliyordum ama Hollandalı hoca Caner'i oynatabilmek için yine mecburen ileri uca Arda'yı sol dışa ise Caner'i koyarak maça başlamayı tercih etti ki aslında Caner'in ve Dos Santos'un form durumlarını düşününce verilen karar doğru gibi görünüyor. Ancak bu dizilişte ilk 20 dakika boyunca Arda A.Madrid savunmacıları arasında eriyip gitti. İyi niyetle mücadele ediyor, aslında doğru koşularda yapıyor ama bence o mevkinin futbolcusu değil. Zaten Caner'in hatasından sonra gelen golden sonra Rijkaard çok sinirlenmiş olacak ki oyuna Dos Santos'u aldı. Bu değişiklikten sonra ileri uçta Arda-Keita-Dos Santos yer değiştirerek oynamaya başladılar ama yine bir türlü istenilen verimi veremediler. Bunda arkalarında oynayan Elano, Sarp ve Topal ile aralarında doğan büyük boşlukların sebebi büyüktü. Topal maç boyunca Neill-Servet tandemine çok yakın oynadı hatta içlerinde bile oynadı diyebiliriz. Sarp ise maçın ağırlığını kaldıramadı. Ne hücumda ne de savunmada hiç bir şey yapamadı. Durum böyle olunca Elano sorumluluk aldı ve hücuma çıkarken tandemin önüne gelip top almaya başladı. Ancak her top alışında yanında ne Sarp'ı ne de Topal'ı bulamadı. Bu yüzden ya uzun toplarla oynamayı tercih etti ya da yanına mecburen Arda veya Keita geldi ki bu ikisinin Elano'nun yanına gelmesi demek ileri uçta kimsenin kalmaması anlamına geliyor. Şartlar böyle olunca Galatasaray oyun kurmakta çok sıkıntı yaşadı ama savunma olarak bence kötü bir maç çıkarmadı. Belki 4-5 tane pozisyon vermiş olabilir ama hangi takım Vicente Calderon'a gelecek olsa bu pozisyonları verecektir. Savunmada oynayan Neill takımı çok iyi yönetti ve inanılmaz işler yaptı. Bence bu sene Galatasaray'ın tartışmasız yaptığı en iyi transfer. Servet ise başlarda tedirgindi ve bir kaç hata yaptı ama daha sonra kendisini toparlayabildi.


Her ne kadar Keita attığı golle büyük iş yapmış olsa da ilk yarı çok kötü ve güçsüzdü. Uğur ile olan uyumsuzlukları halen devam ediyor. Ama yine de oyuna yarım saat ağırlığını koyarak maçı 1-1'e getirmesini bildi ve hücumda Galatasaray için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Attığı gol turu geçme konusunda büyük değer taşımakla birlikte takımın özgüveninin de tekrardan kazanılması açısından çok önemliydi.
Bana göre maçın yıldızları savunmayı çok iyi yöneten ve topu oyuna sokmada gayet başarılı olan Neill, orta sahada ileri-geri gitmekten helak olan ve yanında oynayan Sarp ve Topla'dan hiç bir destek göremeyen Elano ile maça yarım saat ağırlığını koyan ve golü atan Keita'ydı. Kaleci Franco ise yediği golde oldukça hatalı olmasına rağmen bundan sonra ki dakikalarda kritik kurtarışlar yaptı. Yediği hatalı gole rağmen Galatasaray'a geldiğinden beri en iyi maçını pynadı diyebilirim.
Son sözüm ise Rijkaard hakkında olacak. Savunmayı ileride kurarak orta saha oyuncuları çok yakın oynattı ve A.Madrid forvetlerini burada eritmeyi başardı. Bu maçla birlikte sadece hücum futbolunu değil savunma futbolunu da çok iyi bildiğini gösterdi...
Not: Maçtan sonra NTV Spor'da yorum yapan Sergen Yalçın ile M. Doğan maçı nereleri izlediler anlayamadım. Kimse Galatasaray'ın iyi oynadığını iddia etmiyor ama ikisi yorumlarında öyle bir hava yarattılar ki A.Madrid sanki muhteşem oynadı ve Galatasaray'ı ezdi. Devamlı Galatasaray'ın çok pozisyon verdiğinden bahsedip durdular ama ben yine söylüyorum hangi takım Vicente Calderon'a gitse bu kadar pozisyon verir. Ama amaçları Galatasaray'ı eleştirmek olduğu için bunları söyleyemiyorlar...

Lille 2-1 Fenerbahçe


Şok bir golle maça başlıyorsun ama 3 dakika sonra enfes bir gol bulup moralleniyorsun. Daha sonra rakip takım üstünüze geldikçe geliyor ve sizde bolca boş alan buluyorsunuz ama forvetinizde Guiza olduğu için net pozisyonları mahvediyorsunuz. Bu maçta en çok Alex'in attığı o güzelim iki pasaın boşa gitmesine üzüldüm. 14 milyon euroluk bir adam bitirici anlarda bu kadar yeteneksiz olmamalı. Maçın kaybedilmesinin en büyük sorumlusu Guiza'dır. Rakip takıma gol pası veren Deniz ile saçma goller yiyen Volkan'ı da unutmamak gerekiyor...

15 Şubat 2010 Pazartesi

MVP: Dwyane Wade



108713 kişinin izleyip dünya ve NBA rekoru kırıldığı All Star maçında Doğu Karması Batı Karmasını 141-139 yenerken MVP maçı 28 sayı-11 asist-6 ribaund-5 top çalmayla tamamlayana Miami Heat'li Dwyane Wade oldu.


Doğu Karması'nda LeBron James 25 sayı - 6 asist - 5 ribaund - 4 top çalmayla oynarken, Chris Bosh 23 sayı - 10 ribaund - 2 top çalmayla, Dwight Howard da 17 sayı - 5 ribaundla salondan ayrıldı.

Batı Karması'nda ise Carmelo Anthony 27 sayı - 10 ribaund - 2 asistle ön plana çıkarken, Dirk Nowitzki 22 sayı - 4 ribaund - 2 asistle, son çeyrekte farkın kapanmasında büyük pay sahibi olan Chauncey Billups ise 17 sayı - 5 asistle katkı yaptı.

13 Şubat 2010 Cumartesi

Smaç Yarışması



Ben yapılan smaçların çoğunun sıradan olduğunu düşünüyorum. Bir de siz izleyin bakalım... Bu arada kazanan yine New York Knicks'li Nate...

12 Şubat 2010 Cuma

Cole, Terry, Eriksson ve Nonda


Ayak bileği kırılan Chelsea ve İngiltere Milli Takımının sol beki Ashley Cole'un en az 3 ay sahalardan uzak kalacağı ve hatta Dünya Kupasına bile katılamayacağı öğrenildi. Durum böyle olunca gözler Milli Takımda onun yerine oynaması muhtemel Wayne Bridge'e çevrildi. Bridge Dünya Kupasına kadar bir sakatlık geçirmedikçe kadroya girmesi kesin gibi. Bu durumda Dünya Kupası öncesinde ve sırasında İngiliz basınına epey malzeme çıkmış gibi görünüyor. Bridge'in kız arkadaşını hamile bırakan ve Milli Takım kaptanlığından uzaklaştırılan Terry ise takımı Chelsea'den izin alıp karısını ikna etmek için Dubai'ye gitti.


Sven-Goran Eriksson ise Notts County'nin el değiştirmesinden sonra takımdan ayrıldı ve Dünya Kupasında Nijerya Milli Takımını yöneteceği konuşuluyor. Eğer cidden bu dedikodu gerçekleşirse Eriksson'un Dünya Kupasına ayrı bir renk katacağı kesin.


Galatasaray'ın gönderdiği Nonda'ya Premier Ligin son sırasındaki Portsmouth'un talip olduğu konuşuluyor. Bir takım sezon içerisinde 4 kez el değiştirir ve parasızlıktan kıvranırsa Nonda'ya bile muhtaç kalıyor demek ki. Her ne kadar Galatasaray'da şu anda Nonda'ya muhtaç kaldı ama o da ayrı bir yazı konusu...

11 Şubat 2010 Perşembe

Hafta Sonu Futbol


12 Şubat Cuma

21.30 Mönchengladbach – Nürnberg (TRT 3)
21.45 Milan – Udinese (NTVSPOR)

13 Şubat Cumartesi

13.30 Mersin İdman Yurdu – Altay (D SPOR)
14.00 Chelsea – Cardiff (NTVSPOR)
14.45 Swensea – Newcastle United (FUTBOL SMART)
16.30 Bayer Leverkusen – Wolfsburg (TRT 3)
17.00 Sheffield United – Bristol City (FUTBOL SMART)
19.00 Gaziantepspor – Beşiktaş (LİG TV)
19.15 Manchester City – Stoke City (NTVSPOR)
19.30 Bayern Münich – Dortmund (TRT 3)
20.00 Ituano – Sao Paulo (SPORMAX)
20.45 Heerenveen – Ajax (EURO FUTBOL)
21.00 Xerez – Real Madrid (NTVSPOR)
22.00 Lyon – Lens (KANAL A)
23.00 Villarreal – Athletic Bilbao (NTV)

14 Şubat Pazar

13.30 Kardemir Karabük – Kayseri Erciyes (D SPOR)
14.00 Denizlispor – Kayserispor (LİG TV)
15.30 Bolton – Tottenham (NTVSPOR)
15.30 Heracles – PSV (EURO FUTBOL)
15.30 Glasgow Rangers – Hibernian (FUTBOL SMART)
17.45 Crystal Palace – Aston Villa (NTVSPOR)
18.00 Auxerre – Rennes (KANAL A)
18.30 Frankfurt – Freiburg (TRT 3)
19.00 Manisaspor – Fenerbehçe (LİG TV)
21.00 Santos – Rio Claro (SPORMAX)
21.45 Napoli – Inter (NTVSPOR)
22.00 Atletico Madrid – Barcelona (NTV)
22.00 Bordeaux – St. Etienne (KANAL A)

15 Şubat Pazartesi

20.00 Bursaspor – Trabzonspor (LİG TV)
20.00 Çaykur Rize – Giresunspor (D SPOR)

Galatasaray 3-2 Antalyaspor

2 kere öne geçiyorsun, tonla gol kaçırıyorsun yine de maçı bırakmayıp kazanıyorsun ama yine de eleniyorsun. Dün gece bence yazık oldu Galatasaray'a. Tamam belki Galatasaray çok iyi top oynamadı ama şans da yanında değildi. İki top direkten döndü, sırf M.Sarp altı pasın içinde 4 net pozisyonu harcadı ve orta sahadan çekilen bir şutun korner olması nedeniyle gol yendi. Tabi bunların hepsini şansızlık ile açıklayamayız. Biraz da oyuncuların zekalarını ve yeteneklerini sorgulamakta fayda var. Öncelikle orta sahadan çekilen bir şuta M. Topal ile M. Sarp'ın neden böyle bir müdahalede bulunduklarını ben anlayamadım. M. Sarp'ın 4 tane net pozisyonu harcaması ise tamamen yetenek ve zeka ile açıklanabilir.
Şimdi herkes Galatasaray'ın santroforsuzluğundan dem vuracaktır. Bende santrafor eksikliğinin oldukça fazla hissedildiği kanısındayım ki ta başından beri Nonda'nın gönderilmesine karşı çıkan yazılar yazdım. Ancak ortada bir de gerçek var ki o da Galatasaray'ın santraforsuz 3 gol bulduğu ve çok daha fazlasını da harcadığıdır. Şu anda Galatasaray'ın asıl sorunu santraforsuz kalmasından ziyade orta sahanın göbeğinde görev yapan M. Topal'ın berbat oynamasıdır. Hem savunma görevini yerine getiremiyor hem de hücuma çıkarken kaybettiği topların haddi hesabı yok. Bir de bunların üstüne M.Topal oynayınca Sarp'ın performansında da gözle görülür bir düşüş oluyor. İkinci en büyük sıkıntı ise sağ bekte Sabri'nin olmamasıdır. Onun yerine oynayan Uğur'da top ezmek konusunda M.Topla ile adeta yarışıyor. Keita ile olan uyumsuzluğu ise had safhada. Bu takımın düzelmesi için Sabri'nin acilen takıma katılması ve Rijkaard'ın orta sahada M.Topal'ın olmadığı dizilişleri denemesi gerekiyor. Mesela bence orta sahada M.Sarp-Emre Çolak ve Elano'yu oynatırken ileri üçlüde ise solda Arda'yı, sağda Gio'yu, uç noktada ise Keita'yı denemelidir. Böylece hem Gio istediği bölgede oynamış olur, hemde Arda rakip savunma oyuncular arasında eriyip gitmez.
Dün Galatasaray'da en iyi oynayan oyuncu tartışmasız Elano idi. Hem ileride hem de savunmada oldukça iyi işler yaptı ve belkide geldiğinden beri en iyi performansını sergiledi. En çok da onun bu araya giden performansına üzüldüm.


Günün en anlamlı pankartı ise bulduğu her fırsatta Galatasaray'a sallayan ve nankörlükte sınır tanımayan Hakan Ünsal hakkında açılan pankarttı. Hazırlayanların ellerine sağlık...

6 Şubat 2010 Cumartesi

İğne Deliği



Messi olmak böyle bir şey işte ....

4 Şubat 2010 Perşembe

Total Futbol Hayali#2

Daha önce Bursaspor maçından sonra bu kadro yapısı ile total futbolün hayalden öteye geçemeyeceğini yazmıştım. Aradan bunca geçen zamana rağmen takımda ilerleme yerine çok daha kötüye bir gidiş var. Bu konuda teknik heyeti de fazla suçlayamayacağım çünkü ligin ilk döneminde toplamda 21 gol atan Baros, Kewell ve Nonda oynamıyorlar. Buna ek olarak sağ kanada büyük etkinlik kazandıran Keita ve Sabri ikilisi de yoklar. Artı takımın çok şey bağladığı kaptan Arda ise yaklaşık 15 maçtır hiç bir şey oynamıyor. Durum bu kadar kötü iken teknik heyeti eleştirmek istemiyorum ama her ne olursa olsun sağ bekte bile artık iyi bir performans sergileyemeyen Uğur'un sol bekte oynatılması bana göre büyük hatadır. Ayrıca Sabri ve Uğur'un olmadığı sağ bekte Emre Güngör'ün oynamasıda takımı hem savunmada hem de hücumda oldukça olumsuz etkileyen bir hamleydi. Ne Emre'nin ne de Uğur'un orta sahayı geçip hücum hattına destek verecek kapasiteleri yok. Böyle olunca total futbolun en büyük gereksinimlerinden olan beklerin hücuma çıkması Galatasaray'da gerçekleşmiyor. 1974 Hollanda'sı ve günümüz Barcelona'sı gibi bol pas yapmaya dayalı bir sistem şu anda Galatasaray için imkansız görünüyor çünkü savunmada oynayan Servet ile orta sahada görev yapan Ayhan, Barış ve M. Sarp bu konuda oldukça başarısızlar. Servet uzun top atmaktan başka hiç bir şey yapmıyor ya da yapamıyor diyelim. Ayhan'ın ise değil bol pas yapıp oyun kurmak yürüyecek hali yok. O kadar formsuz ki inanılacak gibi değil. Oyunu kurması gereken savunma ve orta saha oyuncuları bu halde olunca Galatasaray'dan iyi futbol beklemek hayal. Orta sahaya yapılması gereken transfer yerine Giovanni'nin alınması bana göre büyük hatadır. Ben hala Giovanni'nin Türkiye Ligi'nin sertliğini kaldırabileceğine inanmıyorum.
Galatasaray'da işlerin yola girmesi için Sabri ve Keita'nın bir an önce takıma katılmaları gerekiyor. Ayrıca savunmada doğacak zaaflar riske edeilerek Elano'nun M. Sarp'ın yanında oynatılması gerekiyor. Yoksa Galatasaray'ın başka türlü oyun kurması mümkün görünmüyor. tabi bir de artık Arda'nın bir an önce kendine gelmesi gerekiyor. Tamam belki iki maçtır golde atıyor ama maçın geneline baktığımızda top ezmekten başka hiçbir şey yapmıyor. Benim için dünkü maçta tek sevindirici gelişme kalede Leo Franco'nun yerine Ufuk'un oynatılmasıydı. Umarım Rijkaard bu konuda ısrarcı olur da çuval Leo Franco boşuna ilk 11'de yabancı kontenjanını doldurmaz...

2 Şubat 2010 Salı

Ancelotti-Terry

Chelsea teknik direktörü Carlo Ancelotti Four Four Two dergisinin bu ay ki sayısına verdiği röportajda oyuncularının çoğu aile babası oldukları için nasıl davranacaklarını iyi bildiklerini söylemiş. Ancelotti'yi en iyi takımının kaptanı doğruluyor. Hadi Terry bir de aile babası olmasaydı kim bilir daha neler yapardı takım arkadaşının sevgilisini hamile bırakmaktan başka bir düşünün...