Meydan Okuma -2
1 yıl önce
To save what is important i must be strong enough to cut out my heart...
Bu sezonun başlangıcına kadar dünyanın en iyi santraforu kim diye soracak olsaydık alacağımız cevap genellikle Ibrahimovic ile Torres olurdu. Ama Ancelotti'nin Chelsea gelmesiyle birlikte Drogba inanılmaz bir form yakaladı ve tartışmasız şu anda dünyanın en formda santraforu durumunda. Dünkü Arsenal maçında da attığı 2 golle takımını galibiyete taşıdı. Özellikle atttığı frikik golü muhteşemdi. Dünkü gollerle ligde 13 maçta 11 gole ulaşırken şampiyonlar liginde de oynadığı 2 maçta 2 gol attı. Böyle oynamaya devam ederse de Chelsea'yi uzak ara şampiyon yapar ve şampiyonlar liginde de Barcelona ile birlikte en büyük favori durumuna getirir...
Aylardır futbol şöleni olarak geçecek diye beklediğimiz El Classico'da beklentilerimiz havada kaldı. Kısacası dağ fare doğurdu...

Bu seneki 5-5'lik Lyon-Marsilya maçından sonra yok artık dedirten bir maç daha. Defoe'nin toplamda 5 gol attığı ve bunun ilk 3'ünü 7 dakika gibi kısa bir sürede gerçekleştirerek Premier Lig tarihinin en hızlı ikinci hat-trickine imza attığı maçta Tottenham evinde Wigan'ı paramparça etti. Defoe Alan Shearer ve Andy Cole'dan sonra bir maçta 5 gol atan ilk oyuncu olurken Tottenham'da 1995 yılında Manu'nun Ipswich'i 9-0 ile geçtiği maçtan sonra bir maçta 9 gol bulan ilk takım oldu.



Liverpool ise Torres'siz kötü gitmeye devam ediyor. Dünkü maçta da öne geçmelerine rağmen beraberliği zor kurtaldılar. Yunan oyuncu Kyrgiakos bence Liverpool savunmasında oynayabilecek kalibrede bir oyuncu kesinlikle değil. İkinci golde SWP'si bu kadar kolay döndürmesi anlaşılır gibi değil. City cephesinde de durumlar pek iç açıcı değil. Dünkü beraberlikle üst üste 6. beraberliklerini aldılar ki bu cidden çok zor gerçekleştirilebilecek bir istatistik. Liverpool maçında City'i canlandıran oyuncu ise oyuna sonradan giren Tevez'di. Onun girmesiyle City çok iyi hücum etmeye başladı ve 8 dakika içerisinde iki gol buldu ama hemen bir gol yiyerek üstünlüklerini koruyamadı. Adebayor'un attığı kafa golü ise çok ustacaydı.
Lampard, Drogba, Ballack ve Deco'nun oynayamadığı maçta Chelsea Wolverhampton'u ilk 20 dakikada bulduğu 3 golle geçerek Premier Lig tarihinde 1000. galibiyetine ulaştı. Ancelotti Hiddink'den devraldığı düzeni oturmuş takımın üzerine daha fazla koyarak çok iyi bir seri yakaladı ve Chelsea son 12 maçtır ligde kendi sahasında hiç puan kaybetmedi. Şu an ki for durumlarıyla uzak ara şampiyonluğun en büyük adayı durumundalar ama gelecek haftaki Arsenal deplasmanları onlar için çok önemli.

Sevilla ise üst üste 3. galibiyetini alırken A.Madrid'te işler hala kötü gidiyor. Bu hafta da 90+5'de yedikleri golle Deportivo'ya mağlup oldular...
Maçın kırılma anı ise kimsenin beklemedeği anda Bobo'nun sırtı dönük olarak topu alıp golü atmasıydı. Bu golden sonra Fenerbahçe moralmen dibe vurduğu gibi Emre'nin de sakatlanmasıyla orta saha üstünlüğünü tamamen Beşiktaş'a bıraktı. Beşiktaş bu dakikalarda istese çok daha farklı bir skor elde edebilirdi ama daha çok geride pas yaparak rakibinin üstüne gitmedi.
İspanya-Arjantin maçı sanki bir hazırlık maçı değilde dünya kupası finali gibiydi. Öyle ki arada bir kanal değiştirip Dünya Kupası eleme maçı olan İrlanda-Fransa maçını izliyordum ama bu maçtaki gibi ne bir çekişme ne de bir sertlik vardı. Maça İspanya 4-5-1 düzeniyle başladı. Kalede 100. milli maçına çıkan Casillas, geri dörtlüde Ramos-Puyol-Pique-Capdevilla, orta sahada Bousqets-Xavi-Iniesta-Xabi Alonso-David Silva, ileride ise Torres'in yokluğunda David Villa oynadı. Bu beşli orta saha hem inanılmaz pres yapıp hem de çok iyi top çevirerek Arjantin'i kendi sahalarına mahkum etti. Özellikle ilk yarıda çok iyi oynadılar ve golüde buldular. İspanya'nın bu oyununda Maradona'nın da payı çok büyüktü. Çok yanlış bir kadro düzeni ile başladı maça (Allah'tan ikinci yarı hatalarının bir kısmından dönüş yaptı). Mesela ben Heinze'nin ve Gago'nun ilk 11 başlayacak seviyede oyuncular olduklarına inanmıyorum. Heinze'nin maç boyunca tek yaptığı İspanyol futbolculara tekme atmak oldu ki maçın bu kadar gergin geçmesinde en büyük pay sahibi ve olayları başlatan futbolcuydu. Galiba bir kaç gün önce Aceto'nun Heinze ve Maradona hakkında yazdıkları doğru ve Heinze bu takımda abisinin hatırına ilk 11 oynuyor. Yoksa ben başka bir açıklama bulamıyorum.

United'lı oyuncu Portekiz'de bir gazeteye verdiği röportajda Alex Ferguson'a fena sallamış. Röportajdan bazı satırbaşları şöyle:
Son iki deplasmanını kalesinde 3'er gol golüp kaybeden Galatasaray için bu kadar eksik ile Diyarbakır maçının kolay geçmeyeceği belliydi. Bir de üstüne henüz 10. dakikada yenilen gol eklenince maçın zorluğu iyice arttı.

İki felaket hocanın çalıştırdığı takımların mücadelesi hocalarına rağmen oldukça zevkliydi. Trabzonspor ilk yarının tamamını domine etti ama beceriksiz forvetleri nedeniyle golü bulamadı. Mustafa Denizli ilk 45 dakikadaki takımının rezalet oyunundan devre arası ders çıkardı ve birazda şansıyla maçı ikinci yarıda kazanmasını bildi. Denizli hala bu Tabata'da niye bu kadar ısrar ediyor anlamak cidden mümkün değil. Birde Uğur İnceman'ı oynatmıyor mu adamı deli ediyor gerçekten.