Sayfalar

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Chamakh İmzaladı


David Villa'nın Barcelona'ya imza atmasından sonra bu sezonun şimdilik en önemli 2. transfer. Arsenal'in doğru bir iş yaptığını düşünüyorum ama yine de Chamakh'ın Premier Ligin sertliğine adapte olup olamayacağına dair kafamda şüpheler var...

16 Mayıs 2010 Pazar

Şampiyon Bursaspor

9 Mayıs 2010 Pazar

Chelsea 8-0 Wigan II Chelsea Şampiyon


Herkes Chelsea'nin ne yapıp edip bu maçı kazanacağını düşünüyordu ama kimse de böyle bir sonuç beklemiyordu. Wigan'ın hocası Martinez Tottenham'a 9-1 yenildikleri maçı en az 10 kez tekrardan izlediğini ve bir daha böyle bir hata yapmayacaklarını söylemişti ama demek ki izlerken yine kaçırdığı bir kaç nokta olmuş olacak ki yine 8 farklı bir mağlubiyet aldılar. Chelsea bu galibiyet ile hem şampiyonluğu kucakladı hem de 105 yıllık İngiltere Liginin gol rekorunu 103 golle kırmayı başardı. Bundan önceki rekora 1999/2000 sezonunda 97 gol atan Manchester United sahipti. Ayrıca bu maçta hat-rick yapan Drogba da 29 golle Premier Ligi gol kralı olarak tamamladı. Belki herkes bütün sezon boyunca Rooney'nin performansından bahsetti ama Drogba hem toplam golde hem de maç başına atılan golde Rooney'i geçme başarısını gösterdi.
Her şey bir yana Chelsea'nin gol rekorunu bir İtalyan hoca ile kırması ise çok şaşırtıcı oldu. Ancelotti bu sezon takımını çok iyi yönetip şampiyon yaparken ayrıca Abromovich'in de istediği tarzda futbol oynatarak koltuğunu iyice sağlamlaştırdı.


Bu başarıda en büyük pay sahiplerinden biriside orta saha oyuncusu olmasına rağmen sezonu 22 golle tamamlayan Lampard'dı. İkinci dönem Malouda'nın gösterdiği performansda gözden kaçmamalı...

Chelsea 8-0 Wigan
(HT 2-0)Chelsea are champions
  • Anelka 6
  • Lampard (pen) 32
  • Kalou 54
  • Anelka 56
  • Drogba 63
  • Drogba (pen) 68
  • Drogba 80
  • A Cole 90

















8 Mayıs 2010 Cumartesi

Bucaspor Süper Ligde


7 senedir Altay ile Karşıkaya'nın bir türlü yapamayıp koca İzmir'i Süper Ligde takımsız bırakmasından sonra Bucaspor gelecek seneden itibaren İzmir'i Süper Ligde temsil edecek. Sezon içerisinde maddi yönden oldukça güç dönemler geçirmesine rağmen Bucaspor yönetimi kadroyu bozmamayı başararak takımın Süper Lige çıkmasında oldukça pay sahibi. Ancak bu bütçe ile bu takımın Süper Ligde tutunma şansı yok. Bu nedenle İzmirlilerin ne yapıp edip bu takımı maddi yönden desteklemeleri gerekiyor...

Sevilla 2-3 Barcelona


Maçtan önce Sevilla'nın Barca'yı zorlayabileceğini hatta en azından bir puan alabileceğini düşünüyordum ama bu akşam bir kez daha gördüm ki Barcelona-Real Madrid ikilisi ile diğer takımlar arasında uçurum var. Bizim ligimizde dahil olmak üzere neredeyse bütün liglerde büyük bir çekişme ve takımlar arasında denge var. Mesela Hollanda'da Twente ilk kez şampiyon oldu, keza Fransa'da yıllar sonra Marsilya şampiyonluğa ulaştı, Almanya'da her sene olduğu gibi son haftaya kadar büyük bir çekişme yaşandı, İngiltere'de dananın kuyruğu halen kopmuş değil, bizim ligimizde de artık her sene bir takım çıkıyor ve 3 büyüklere kafa tutuyor. Ancak İspanya La Liga'da ise geriye doğru bir gidiş var ve La Liga gittikçe İskoçya Premier Ligine benzemeye başladı.
Maça gelecek olursak Barcelona;

Valdes

Dani Alves Pique Puyol Maxvell

Bousqets

Xavi Keita

Pedro Bojan

Messi


dizilişi ile başladı ve henüz 5. dakikada Messi'nin harika golü ile öne geçerek psikolojik olarak rahatladı. Erken gelen golün vermiş olduğu rahatlık ile Barcelona 70. dakikaya kadar maça hakim oldu oldu ve 2 gol daha bularak skoru 0-3'e taşıdı. Bunun yanında en az 5 net pozisyon kaçırdı. Ne olduysa 68. dakikada Kanoute'nin golünden sonra oldu ve Barca inanılmaz bir şekilde çok fazla strese girdi. Bir de üstüne 3 dakika sonra gelen Fabiano'nun golü eklenince Barca'da ayaklar titremeye başladı ve maçın kontrolü 10 kişi oynayan Sevilla'ya geçti. Ancak Sevilla beraberlik golünü bulamadı ve Barcelona şampiyonluğunu ilan etti sayılır.
Bugün bir kez daha anlaşıldı ki Ibrahimovic olmadığı vakit Barcelona ileri ucu ve Messi çok daha iyi oynuyorlar. Ibra'sız forvet hattı hem çok daha hareketli hem de maç sıkıştığı vakit oyun içerisinde pozisyon değiştirebiliyor. Ancak Ibra oynadığı vakit sadece santrafor mevkinde görev yapabildiği için Messi'de sağ tarafa sıkışıyor ve Barca'nın ileri uçtaki efektifliği oldukça azalıyor. Bu da gösteriyor ki her oynanan finalde gol atan ve gerektiğinde forvet hattının her yerinde oynayabilen Etoo'nun sırf artistlik hareketler yapabiliyor diye Ibra ile değiştirilmesi ve üstüne bir de dünyanın parasının sayılması oldukça hatalı bir transferdi Barcelona adına. Gelecek sene Guardiola ne yapıp edip Ibra'dan kurtulmalı ve yerine sistemine daha uygun bir forvet oyuncusu transfer etmeli. Ayrıca sol beke de kesinlikle bir transfer şart...

6 Mayıs 2010 Perşembe

Yok Böyle Bir Maç # 5: Motherwell 6-6 Hibernian


Bu sezon oynanan belki de en etkileyici maç. 65. dakikada Hibernian 6-2 önde ama maçın sonunda skor 6-6. Bir de 87. dakikada Motherwell'in Lucas Jutkiewicz ile kaçırdığı bir penaltı var. Onu da atsa 2-6'dan gelip 7-6 kazanacaklarmış... Bu sezonun tartışmasız en iyi maçı şu anda...

4 Mayıs 2010 Salı

Premier Lig'de Top 10


The Sun gazetesi bu sezon Premier Lig'in en başarılı 10 oyuncusunu seçmiş. İşte liste:

10-) Gareth Bale - Tottenham
9-) Thomas Vermaelen - Arsenal
8-) Bobby Zamora - Fulham
7-) Branislav Ivanovic - Chelsea
6-) Joe Hart - Birmingham
5-) Scott Parker - West Ham
4-) Carlos Tevez - Manchester City
3-) Malouda - Chelsea
2-) James Milner - Aston Villa
1-) Rooney - Manchester United

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Twente Tarih Yazdı


1965 yılında kurulan Twente kulüp tarihinin ilk şampiyonluğuna bu yıl oynadıkları 34 maçın 27'sini kazanarak ulaştı. Sezon boyunca sadece deplasmanlarda Ajax'a ve Az Alkmaar'a kaybederken evlerinde oynadıkları 17 maçın 16'sını kazanarak oldukça başarılı bir performansa imza attılar. Evlerinde kazanamadıkları tek maç ise ligin 2. haftasında PSV Einhoven ile 1-1 berabere kaldıkları maçtı. Bu performansta en önemli pay sahiplerinden bir tanesi 34 maçın 34'ünde de forma giyen ve attığı toplam 24 golle takımın skor gücünü yüklenen Kosta Rika'lı Bryan Ruiz'di (kendisine daha önce blogda değinmiştik). Takımda diğer dikkat çeken isimler ise forvet Blaise Nkufo ile orta sahada oynayan Miroslav Stoch'du. Ayrıca savunmada oynayan Ron Stam ile Peter Wisgerhof'ta istikrarlı oyunları ile şampiyonluğa büyük katkıda bulunan oyunculardı.


Şüphesiz yukarıda isimlerini saydığım oyuncuların bu başarıda oldukça fazla payları var ancak Twente'nin ilk şampiyonluğunu kazanmasında en önemli söz sahibi kişi Steve Maclaren'dir. Euro 2008 elemelerinde İngiltere ile yaşadığı hezimet sonrası İngiltere federasyonu tarafından görevine son verilen Mclaren geçen sene göreve başladığı Twente'yi önce lig ikinciliğine, bu sezon ise şampiyonluğa taşıyarak adeta tarih yazdı ve Twente'nin Alkmaar'dan sonra PSV, Ajax ve Feyenoord hegemonyasına son veren ikinci takım olmasını sağladı. Bu güne kadar Mclaren'den haricinde İngiltere dışındaki liglerde şampiyonluk başarısına ulaşan 5 teknik adam vardı. Bunlar;
  • 1950 yılında Juventus'u Serie A şampiyonu yapan Jesse Carver
  • Şu anda Hindistan'ın teknik direktörü olan ve 10 ayrı ülkede çalışıp 3 kez İsveç şampiyonluğunu kazanan Bobby Houghton
  • 1986 ve 1988'de Malmö ile İsveç şampiyonluğunu, 2001 yılında ise Kopenhag ile Danimarka şampiyonluğunu kazanan ve ayrıca bu sene Fulham'da harikalar yaratan ve Avrupa Liginde finale taşıyan Roy Hodgson
  • 1985 yılında Barcelona'yı La Liga şampiyonu yapan Terry Venables
  • 1991 ve 1992'de PSV ile Hollanda şampiyonluğunu, 1995 ve 1996'da Porto ile Portekiz şampiyonluğunu kazanan bu sene kaybettiğimiz efsane isim Sir Bobby Robson'dı.


Steve Mclaren ve futbolcular kadar bu şampiyonlukta söz sahibi olan Twente'nin taraftar grubu Ultras VAK-P'yi de unutmamak gerekiyor. Özellikle son 3-4 yıldır klubün sattığı bütün kombineleri tüketen ve takımın hep dolu tribünlere karşı oynamasını sağlayan Twente taraftarları bu harika şampiyonluğu fazlasıyla hak ettiler...

Not: 106 gol atmasına ve sadece 20 gol yemesine rağmen (Twente 63 atıp, 23 yedi) şampiyonluğa ulaşamayan Ajax ise ayrı bir post konusu...